Kayıtlar

Eylül, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
I talk to God but the sky is empty.
Çizdiğim en düz çizgi Ölüm tepemde Bir cesaret bu Emsali yok ve anlamsız Dümdüz bir yokluk Yumuşak bir ağırlıkla Emerken beni içine Tek yaptığım İzin vermek. Çok kolay.

Duman

İstanbul'un elektrik direkleri güvercinler için yapılmış sanki. En sevdikleri şey elektrik tellerine kurulup dedikodu eşliğinde sulu kaka yapmak. Kumrular öyle mi? Onlar cooldurlar ve genelde iki kişi takılırlar. Kahverengi tonlarındaki kıyafetleriyle klaslıkta da sınır tanımazlar. Ama ses tonları konusunda aynı pohpohlamayla devam edemeyeceğim sözlerime. Gugulu da gugulu... Gözlerindeki manasızlık da cabası.
Merhaba, 5 bin yıldır blog yazmıyormuş gibiyim. Salaklaşmış halde, kumanda paneli böyle mi açılıyordu yaa, derken buldum kendimi. O sırada bir şeyler yazmaya karar verdim. İğrenç bir ruh halinde hem de bir bayram gününde -bitmeyen ancak bitirmeye umutlu- iş üzerindeyim. Hem daha diyomki okuycam. Yapıcam bunu. eeeeeeeeeeeeeeeee. IFSAK üyeliğim de oldu halihazırda, hayat güzel olmalı aslında. Uyaklı konuşmak şizofreni belirtisidir. HAYIR, OLASILIKSIZ! Geçen günlerden birinde sayfa hazırlanıyor. Dedim ki, şu fotoğrafı büyük kullanalım lütfen. Ama gerçekten çok beğendim. Aşağıda da sitesini paylaşmışım zaten. Benim öyle pek facebook paylaşımlarım olmadığından burada yapıyorum her ne yapıcaksam. Pek de bi şey yapmıyormuşum, şimdi bakınca öyle göründü. İnanılmaz boş konuşuyorum. Bay.
http://maurasullivan.com/

Konyaaltı

Resim
Düşündüm durdum. Elimdeki fotoğrafı evirip çeviriyordum. İstemeyerek, bilmeyerek, kendimden habersiz fotoğrafı ikiye, dörde, sekize, on altıya bölüp atmışım.
Resim
Böyle, ilginç bir his. Çok tuhaf. Okurken altını çizmek, kaybetmemek, sonsuza kadar ezberde tutmak istediğin kelimeler onlar. Ben yazsam, konuşsam, onları daha daha düşünsem sanki eriyecekler gibi. Bahsederken bile, kendi başına doğrulamayan ruhun bastonunu yere düşürüyor. Dayanağı kalmıyor hiç. Bir gereksiz çekim içinde ayak hizasında bakıyor gözlerin. Ellerin yerle bir. O kelimeler ki, öylesine boşlar ve öylesine serin.