Ortada kuyu var

Yaprak kımıldatan bir esintiye ruhumu bağışlayabileceğim akşamda önümde oturan yolcunun kafası tüm dikkat çekiciliği ile karşımda parlıyordu. "O" biçiminde, köklerini bile geride bırakmadan çekip giden saç tellerinin yokluk yerleri terliyordu. Kalan "U"nun sınır uçlarında biriken diğer asabi yarım küre, az da olsa fire verse dahi koyulu açıklı varlığını ilan etmişti. Ters ışıkta sağlı sollu yerini bulan kırmızımsı kıkırdaklar adamın yaşam kaynağı gibiydi. Sanki nefes alışlarında ağzı yorulunca onlardan yararlanıyor, onları devreye sokup konuşuyordu. Bu yüzden, kafa etrafındaki bu kendini sakal zanneden karartı vazgeçmemişti pek önemli yerinden. Belki de en tepedekilerin yükseklik korkusu vardı, çeşitli doktorlarca muayene edilseler de bir türlü başa çıkamamışlardı hisleriyle ve intihar etmişlerdi.
Şimdi boncuk boncuk ıslaklığı üzerinden kaydıran bronzlaşmış deri bir zamanlar gür saçlar tarafından okşanmıştı. Ama sonunda “Ben de buradayım” demiş ve gökyüzüne olağanca açıklığı ile bakmıştı alna doğru uzanan boşluktan.
Ah! Güzel, yuvarlak, yokuşlu kafalar, berberleri ve sahipleri. Sol ya da sağda inatla büyümeye devam eden bitki örtünüzü düzenli aralıklarla budamaya devam edin lütfen. “Sol taraf uzasın da, sağa yatırırım” mantığıyla bir rüzgara bakan hayal kırıklığına maruz kalabilirsiniz.

Ortadakuyuvar,yandangeç.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak