Ne tesadüf (!)

Turyol'da (Çınarcık - Eminönü hattı) cam kenarının yanını kaptım ki dışarıda gezinen insanların tuhaf hallerini izleyebileyim. Neyse kaptan basıyor gaza, adaları geçtik mi tut tutabilirsen. Evrenin tek rasyonel varlığı olduklarından bir haber, çay içip tost yeme yarışına giren yolcular öyle mutlular ki içeride resmen bir bayram havası var, görenin topluca pikniğe gittiğimiz izlenimine kapılması an meselesi. Dışarıda gezinen insanların sırlı camdan içeriye bak(ama)maları cidden çok komiğime gidiyor o an. (Bknz: Komiğine gitmek) Çevreme bakıyorum, bu çabayı yalnızca benim komik ve abuk bulduğumu anlıyorum. Gaydirigubbak bir motora binip başka bir şehre gitmek kadar abuk bu.

Arkamdaki kızın yıka ve çık tarzındaki kabarık saçları sırtıma değiyor, hayâsızca kaşındırıp huylandırıyor beni. Gıkımı çıkarmadan sırtımı kaşıyorum, ancak yine yeni ve yeniden saçları sırtımla bütünleşiyor, aynı Freddy’nin kâbusu gibi. Küçükken hep düşünmüşümdür oldu da bir gün Elm Sitrit’e düşsem ne yaparım diye? Herhalde ölü taklidi yapardım.

Neyse, toplu taşıma araçlarında yüksek sesli müzik dinleyenleri (daha doğrusu kulaklığı bozuk olanları ya da Nokia radyolu gençleri) uyarmayı (müziğin sesini kısar mısınız lütfen? otobüsçe rahatsız oluyoruz da.) görev bildim adeta. Serdar Ortaç’ın yeni albüm çıkardığını otobüslerden öğrendim desem inanmasınız belki, ama durum böyleyken böyle.



Son Dinlediğim: Russian Red – Walls Are Tired
Son Okuduğum: Kahrolası bültenler
Son İzlediğim: http://www.maggietaylor.com/
Son Yediğim: Ekmek arası
Son İçtiğim: Kapiçino

Yehöö. ٩(-̮̮̃-̃)۶

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak