Dying is an art, like everything else. I do it exceptionally well.
I do it so it feels like hell. I do it so it feels real.
I guess you could say I've a call.
Pati pati
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Düşünceleri başka boyuttaki bir dünyanın ozon tabakasını deliyor muydu? O zaman düşünmemesi en mantıklısı olacaktı!
Aynı diş fırçası ve aynı mekanik hareketler. Aklını ise bilemiyoruz ama onda da bir farklılık belirtisi yok ki aynadan her zamanki ifade yansıyor. “Yokluğunu bilerek ve hissederek varlığını umdu. İyi yolculuklar dileyip arkasında bıraktığı anılar artık bir film şeridi bile değildi. Du’lu ve Di’li geçmiş zamanlarından medet umarken, tekrar, geleceğinin ne kadar planlı olduğunu fark etti. Bir olasılıktan söz etmek imkansız olsa da, gerçekler, gözle görülemeyenlerle bir değildi. Durulmuşken süt liman, yine, yeni baştan kendini Elm Street’te hissetmeye başladı. Köprünün en yüksek tepesinin müdavimi o. Genelde yere bakan kısımda tepinir kendi kendine. Her şeyi umursarcasına kopar her şeyden. Şey’in her ya da bir ile kullanıldığında tamamen anlam değiştirdiğini düşünür. Kendine gelmesinin yoksa gidecek kimsesinin olmadığını bilir. Yine de yapar yapacağını. Sonlarında hep kendine gitse de, önce hep başka başka kapılar aralanır, yüzü başka ışıklarla aydınlanır. SON diyemeden bitirdiği hika
Küçükken herkesi kendim gibi zanneder, düşündüklerimi düşündüklerini, sandıklarımı sandıklarını sanırdım. Sonuçta hepimiz insanoğlundan var olmuştuk ve birkaç çeşitten fazlası değildik. Aynı şeyleri düşünemiyor olsak bile belki bir kaçımız düşünce okuyabiliyorduk. Annemin bu müthiş güce sahip olması üzerine türlü olasılıklar sıralardım. Sonra böyle müthiş bir güce sahip olan annemle gurur duyarken, çok ama çok utanırdım bu yeteneğin beni nasıl yalancı konumuna düşüreceğinden! Annemle kalmayan, tüm insanlığın düşünce okuyabildiği paranoyası olarak level atlayarak hayatımın bugününe parmak basan hadise, acaba’ları en yakın arkadaşım yaptı. Freddy’nin kabusundan bile daha kabus bir düşünce varsayımı bu. Sadece basit insanlar olduğumuzu kabullenemiyor, illa ki Çernobil’den yana oluyorum. Neden, neden? Geçenlerde annem: “Neden bu kadar neden’i sorguluyorsun?” diye sordu. Ben de: “Yaa. Gerçekten öyle mi yapıyorum? Neden ki acaba?” dedim. Ups!
Şu hayatta isminin İmdat ya da Yeter olmasından daha kötü bir şey olabilir mi? Doğduğu anda kirlenen insan bedeninin, ileriki zamanlarda eziyet çekmesini garantilemek adına birbirinden muhteşem ve yaratıcı ebeveynlerin bir şakası mıdır bu? Yoksa kaderin mi bir oyunu mudur, bilinmez. Dişi versiyonu için Döndü şeklinde özetleyebileceğim bu şahane isimlerin sahiplerini kesinlikle ezmemekle beraber, bu isimleri hala nüfuslarında, bilumum kartvizitlerinde taşıyıp halk içine karıştıkları için kendilerine aşığım. Bahsetmek istediğim bir konu daha var…
Yorumlar