Bir sallantı bedenime

Son Dinlediğim: Alicia Keys - No One
Son İzlediğim: Mumya 3 / Ejder İmparatoru'nun Mezarı
Son Yediğim: Zeytinli poğ(a)ça
Son İçtiğim: İce Tea şeftali
Okuyorum: Jean Christophe Grangé - Şeytan Yemini

Tavsiye: http://derin.bunalti.com/
(Hayır bunalımda falan değilim, sadece seviyorum bu konuları. Sevgiler)


Kendim bir şeyler üretmeyip hazıra konuyorum. Random da sadece sıradan bir eklenti. Yazının asıl sebebi şu iç sorgulayan öyküdür:

Bir sallantı bedenime

Sefil bir çığlıkla ne yapılabilir ki? Ben niye yazdıklarımı aynaya tutup tersinden kendi içime bakıyorum ki? Kime sorduysam seni yok, beni yok, onu yok dedi. Ama varlık kırmızı bir ilaç gibi boğazımdan aşağı düşerken, boynuma sarılı ilmik onun aşağı düşmesini engelleyen boyunsuz bir mezar taşı gibi. Niye diye sorduğum her şeyin cevabı varsa eğer niye sorayım ki, cevapsızlığın içinden geçen yolun keyfine eremeyeceksem. Yaprakları bile saymak gerekiyorsa, matematik bir yokluk bulmalı bedenim başımın içine.
Gidip bir hayale yalnızlık kiraladım ben de. Kırkçatallı gökyüzü ve ince menevişli kibar takım yıldızları bana bir gece balosu yaptılar. Uydular bana çok uydular, uygun adım uygun bir yerler aradık seyre dalmak için. Yıldız savaşçılarını izleyen gök ahalisi çok gülüyordu, orada komik bir filmmiş savaş filmleri. Kahkahaları yıldızlara çarpıyordu.
Yol uzundu, yorulmuştum ama tüm mesele de yoldu, gittiğim yer değil, gitmenin kendisiydi. Parçalarım sızlamıştı, kopacak gibiydim, söyleyecek lafım kalmamıştı. Belagat satan bir adam vardı, onu arıyordum. Yokluğu heyecan vermişti, heyecanla sözü takas edecektim. Bulamadım, ip buldum, bir de at kestanesi ağacı, bir de sallantı bedenime...
__
Cem mumcu

(Bu arada hiç söylemedim ama Hayat Kırıklığı da pek güzeldir. Okuyunuz, Okuyan us hatta.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak