Kayıtlar

Mart, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ruhum öğrensin artık bu ağlatan eski oyunu

Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Necip Fazıl Kısakürek, alakasız bir şiirinde böyle demiş işte. ve Mor ve Ötesi'nin pek güzide şarkısı, Canlı Yayın; Ve sizler ve onlar ve ötekiler hiç hissetmez mi? Canlı yayındaki yitmeyi. Vallahi ıhı. http://www.ingridmichaelson.com/popup.php

Nihâvend makamı

Resim
Avuç dolusu ilaçlarım ve ben. Su katmadan yutarken, sürtünme kuvvetinin şiddetini keşfediyorum. Nerede o eski kaygan boğazlar? Çok konuştuk. Hepimiz kuruduk. Belki de gece ağzımız açık uyuduk. Sen kimsin? Arabaların alarmları var. Kimse kimseye güvenmiyor. Bağırmaya hazır ses tellerimiz, oruçlu ağızlardan küfürler yükseliyor. Durup dururken, durup bakıyorum onlara. Kendimi atasım geliyor. Attığım yerde yine varlar ama. Issız bir adaya düşmek isterdim yanıma üç şey almadan. Hava soğuyor, bazen de çok sıcak di mi? Dünya bizi istemiyor. Zaten artık kimse ıssız adaya da düşmüyor. Issız adalar, ıssızlıklarını istiyorlar tekrar. İnsanlar, siz susmasanız da ben sizi elbet bir gün duymayacağım. Kaderim bu, böyle yazılmış yazım Hiç kimsenin aşkında yoktur gözüm Bir yalnızlık şarkısı söyler sazım Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım

İsmini gugılda görmek

Taa 17 yaşımdayken gugıl'da çıkmıştım. Neydi öyle, inanılmaz süper bir şeydi! Ananem dedem kim varsa gugıl'ı pek bilmeyen, anlatmıştım böyleyken böyle ve bu şahane. Ben artık resmen ünlüydüm. Az evvel de bloğumun ismini, bilindiği üzere " Aklıma Taktıklarım "ı arattım. Gugıl Bey şöyle lütfediyor: Bunu mu demek istediniz? aklıma baktıklarım Hayır çikolatam, onu demek istemedim. Zaten şimdilerde gugıl'a çıkmayan yok. Eskiden her şey daha heyecanlıydı di mi?

Falı fallanmak

Resim
Şu hayatta isminin İmdat ya da Yeter olmasından daha kötü bir şey olabilir mi? Doğduğu anda kirlenen insan bedeninin, ileriki zamanlarda eziyet çekmesini garantilemek adına birbirinden muhteşem ve yaratıcı ebeveynlerin bir şakası mıdır bu? Yoksa kaderin mi bir oyunu mudur, bilinmez. Dişi versiyonu için Döndü şeklinde özetleyebileceğim bu şahane isimlerin sahiplerini kesinlikle ezmemekle beraber, bu isimleri hala nüfuslarında, bilumum kartvizitlerinde taşıyıp halk içine karıştıkları için kendilerine aşığım. Bahsetmek istediğim bir konu daha var…

I think a lot and I know too little

Keşke şu gözde ile başlayan, profilim altında sıralanan olaylara giriş yapmasaydım zamanında. Şimdi “ay acaba kimi unuttum, bi sürü aklıma gelmişti, neydi!” diye krizimsi, beni güldürürken düşündüren haller içindeyim. Saatler geçleştikçe havanın hala aydınlık oluşu beni sanki işten erken çıkıyormuşum şeklinde tabir edebileceğim, çeşit çeşit, buram buram vicdan azaplarına sürüklüyor. Kimse beni görmicek ne de olsa diye kepaze hallerde çıktığım karanlık kış vakitlerinin pek gerilerde kaldığını hissediyorum. Bu güzel bir şey aslında ama… dün havalar iyileşti diyerek giydiğim ince mont sayesinde soğuk, resmen kalbimin atışını yavaşlattı… işte bu güzel bir şey değil. Kar yağıyor olsa tamam diyeceğim, kurtarırdı. Kapıdan baktıran, kazma kürek yaktıran mart “burdayım” dedi. Okul numarası da 6853’müş Mart’ın. Kendisine kişilik kazandırınca, baş harfini bile büyüttüm. Ben böyle biriyim.

Sürüden ayrı

Resim
O bir uçak, o superman. Hayır, sadece bir kuş'un beni bu kadar heyecanlandırabileceğini hiç düşünmezdim. Lomovari çektiğim fotoğrafları bilgisayara aktardıktan sonra bazı diğer şeylerin farkına vardım: Bunu daha çok yapmalıyım. (Flickr sen neymişsin be abi) --- Yael Naim . Oha diyorum. (Pek demem) Toxic kavırını pek beğendim, kendi ismini taşıyan albümünü de keza. (keza) Forevır fimeyl vokalistz! Hakkatten ben niye bu kadar çok beğendim britni'nin şarkısını?

Göbek

Bütün olasılıkları düşündüğü için onların olmadığına inanıyordu. Mesela denir ya, “Hiç aklıma gelmezdi” diye. Onunkine geliyorlardı çoğu zaman. Uyanıyor. “Şu şu şöyle olabilir” diyor ve ekliyor “öyle olursa da böyle olur”. Sonra elinde kalan, içten içe ümit ettiği şeylerin gerçekleşmeyişi. Otobüste yer bulmuştu, Regina dinliyordu. Ama kadının göbeği koluna değiyordu. Sağ sayfadaki son cümleyi okuduktan... "iki gece önce bir sarhoş kavgasında öldürülmüştü de kehanetinin" ...sonra kitabının sayfasını çevirmek isterken dirseği kadının göbeğine sertçe çarptı. Rahatsız oluşuna karşın “Oh canıma değsin” anlamında insan ırkına has haince bir bakış attıysa da kadın oralı olmadı. Belki de hissetmemişti bile, göbeği de bir şey demedi. Kendinin kötü biri olduğunu düşünürken kitabına döndü, dinlediği müzik can sıkıcıydı artık. Bu olasılıklarda yoktu.

Bir ilham kaynağı olarak klasik müzik

Last fm diyor ki: Frédéric Chopin Turnede Türkiye'ye de gelir mi acaba? Ayrıca şimdi, hemen baktım ki Erik Satie 'de turnedeymiş. Bütün maaşımı yatırmam gerekse de en önden bilet alacağım. (üzgün sımayli) Biloğa ilk defa video ekleyebilirken hissettiğim duyguların tarifi yoktur: aynısını çalıyorum ki.

Çorbayı kaşıkla içmek

"Lütfen bekleyiniz! Lütfee... Şimdi karşıya geçebilirsiniz." Ne kadar kolay, bütün yapmam gereken zeki ve parlak olmak. Geri zekalı olmasaydım onlar gibi olabilirdim: Her yerdeki hünerli ve başarılı sihirli insanlar gibi! Dinliyorum: Vienna Teng - I don't feel so well Okuyorum: Charles Bukowski - Gece çılgın ayak sesleriyle yırtıldı İçiyorum: Ezogelin çorbası Ha evet, ne diyordum, çorbayı kaşıkla içmek, zaman kaybı; tıpkı bir cümleye 4 virgül ve 1 noktalı virgül yerleştirmek gibi. Bir kaşık iki kaşık, hayır yapamayacağım, nerede benim kupam!? (ofiste talihsiz serüvenler dizisi) * Taksim Meydanı'ndaki Beyoğlu Belediye Başkanı beyefendisine çizdikleri Dali bıyığını gördüğümde gülme krizime engel olamadım.

Benden geçti ama sen yap

Resim
Sabah uyandım. Pencereden caddeye baktığımda evimizin Tarlabaşı'na ışınlandığını düşünüverdim. Neden? Çünkü heryerde bez afişler, çamaşır misali. Hayır bi bizim pencere önü kalmıştı, orası da istila edildi. Teşekkürler cehepe, akepe, depe, mehepe ve ismini bilemediğim bütün hayırsever partiler. Bilog yazmaya o kadar zamanım yok ki, anlatamam. Anlatmam, çünkü zamanım yok. Ayrıca, sizi ilgilendirmez ama göbeğim mi küçülüyor, yoksa ben mi ona alışıyorum, bilmiyorum. <- şiir Büyük aşklar hep senin olsun Hem zaten boşu boşuna başkalarında duruyorlar.

Tavuklu pilav

Küçükken çok tavuklu pilav yedim ben. Başka başka evlerde, başka başka ellerden. Hepsi birilerinin sonuydu. Hepsi içime oturdu.