Dırım dırım dırım dım

İçime bakıyorum, yürüyorum. Her bir tarafta “hoşgeldin’iz” yazıyor. Rakım, nüfus… yok. Sadece geldiğimi belirten ve bunun hoş olduğunu iddia eden yazılar var. Hem kim, ne zaman, hoş gelmemiş ki? Ama gitmek, tükenmez kaleminin yazının ortasında bitmesi gibi. Nefes almak gereksiz. Karalanarak, karalayarak gitmek var. Bu da bir çeşit acı... Tişörtünü başkasında görmek ve ona hiç yakışmadığını düşünmek gibi.
Gibilerden kurtulup gerçeklere ulaştığımızda, her şey ne kadar da korkutucu.

Yazdığım şeyleri sadece ben anlayabiliyorum "gibi" bir izlenime kapılıyorum. İç ses'çiğim, doğrudur, diyor, ben ise, teşekkürler. Bu arada bunu yeni yazmadım.


Son İçtiğim: Yaseminli yeşil çay
Son Dinlediğim: Erik Satie - Gnossienne No: 1
Son İzlediğim: Saw V


(Ortaya karışık)

Bir de artık http://www.sayinbayan.com/ şeklinde bir alanı daha kaplıyorum. Kazım Karabekir'in akrabası ısmarladı.

Yorumlar

Ege dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak