Düşüncelerimi onaramam

Otoyol, pislikten tıkanmış bir lavaboyu anımsatıyor. Bir mermerdeki anlamsız lekeleri tanıdık nesnelere benzetiriz ya bazen, sonra gözümüzü kaçırınca bütün manzara bir anda silinir... O da benzer bir durumun içinde buluyor kendini. Tekrar baktığında uyumsuz araçlardan dizilmiş, boncuklarının renkleri tutmayan kadifemsi bir tesbih görüyor. Dünkü bereketli yağmurun kalıntılarını asfaltta dalgalandırmaya cesaret edemeyen araçlar, şive farkından dolayı söylenen kelimeyi utana sıkıla algılamaya çalışan yerli bir turistin yüz ifadesini takınıyor.
Kuru kuru yutmak istediğin bir lokma misali, boğazını tırmalıyor. Fon müziği olarak seçilen düzensiz korna sesleri, suçsuz ve bıkkın sırasını bekleyen, hep öndeki araçlara hitap ediyor. Lacivert bir yün kazak gibi tenini saran ılıkça hava da sıkılmış olmalı, dudaklarını büzüştürüp sesli ve kaba "üff" çekiyor ara sıra. Sevgililer gününde hediye aldığı, üstü açık arabasında büyük bir şevkle oturan kadın şoförün fönlü sarı saçları salınıyor usul usul. Kadın bu durumdan rahatsız ki sert bir darbede kapatıyor gökyüzünü, sımsıkı; tıkalı trafiğin faturası ödeniyor yeni arabasının hesabından. Birkaç metre ilerlemeye niyet eden araçların yaptıkları ani frenlere gözü takılan kadın, kırmızı ojeleriyle karşılaştırıyor bu sahneyi.





















I hurt myself today to see
if i still feel.

I focus on the pain, the only thing that's
real.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak