Dibi gelmek

Algımın yüksek oranda “işitsel” olduğu ileri sürüldü.

- Mesela sabah alarm çalınca hemen kapatmak ister misin?
- Ee evet!
- İşitselsin sen.

Zihinsel engelli de olabilirim bence, random çağrışım. Geçmişte yaşadığın ve gelecekte yapmayı planladığın şeyleri düşünürken hangi yönlere bakıp, ne tarz hareketlerde bulunduğun algı anlayışını ele veriyormuş. Doğrudur kesin. Ama görsel ve kokusal (!) hafızam da iyi galiba.

Kuaföre gittiğimde “saçını sakın boyama” uyarısı alıyorum. Zaten boyama isteğim yokken, tekrar dile getirildiğinde, hani kötü şeyler insana daha çekici gelir ve ayrıca kaçan kovalanır ya, acaba kızıl bana yakışır mı moduna bürünüyorum. Sonra diyorum ki hayır olmaz. Hep aynı aynı şeyler. Saç boyamak ne saçma bir eylem aslında. Dibi geliyor insanın, falan… Zamanın geçmesini “dibi gelmek” olarak kullanabiliriz, kendisini deyimleştirmek pek şahane olabilir. Her geçen an bizi, dip’e daha çok yakınlaştırmıyor mu? Mesela ben bugün 7954 günlükmüşüm ve yeni yaşıma girmeme 82 gün kalmış! Mesela Jüpiter’de de 90 yaşındaymışım, dibim gelmiş anlayacağınız.

 
Nası yani ya?'dan sonra severek kullandığım bir diğer söz öbeği olan "Onun dışında" tişörtüm de var artık. Kolumu uzattım da çektim, kusura bakılmamasına.
Anything else to talk about?
Bi de sesimi duyan var ise, İngrid Olava'nın "Only just begun" adlı eğlencelik şarkısını dinleyerek bir beri iki ileri gelsin kendisi.

Son derece alakasız: Netbook klavyelerini misafirlikteki koltuklara benzetiyorum. Ekşi'cim bu da sana: Öpüym barışalım!
Buradaki hile nedir?

Yorumlar

Buro dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak