En zayıf halka

Ofiste şemsiye bırakmanın verdiği mutlulukla aniden atışan yağmurun altına kendimi attığımda, bez ayakkabılarımın çoraplarımı mahvetmesine bir kez daha izin vermeyeceğime dair söz veriyordum. O sırada sol ayağımla bastığım büyük, dikdörtgen ve şaşkın Şehit Muhtar Bey caddesi taşının altında saklanan suyun bir kısmı açığa çıkarak sağ ayağımla bütünleşmişti bile. Boyumun uzaması ve gelişimim için doğanın uyguladığı bir komplonun daha sonuna gelmiştim. Halbuki bilmiyordu üzerimde kıyafetlerim varken ıslanmayı hiç mi hiç sevmediğimi. Hele şemsiye taşırken hiçbir yeri ıslanmasın istiyor ya insan, ayakları dahil, o anlamıyor. Yağmur, saçma şey.

…diye yazmıştım, Baba ve piç’e başlamadan önce. Sonra “Oha” dedim.
Merhaba, ben kahve içince sarhoş oluyorum. Yok, sarhoş değilim, çok sıkıcıyım çok çok sıkıcıyım.

Yorumlar

Buro dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Uyku Sersemi dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Uyku Sersemi dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak