Aynı diş fırçası ve aynı mekanik hareketler. Aklını ise bilemiyoruz ama onda da bir farklılık belirtisi yok ki aynadan her zamanki ifade yansıyor. “Yokluğunu bilerek ve hissederek varlığını umdu. İyi yolculuklar dileyip arkasında bıraktığı anılar artık bir film şeridi bile değildi. Du’lu ve Di’li geçmiş zamanlarından medet umarken, tekrar, geleceğinin ne kadar planlı olduğunu fark etti. Bir olasılıktan söz etmek imkansız olsa da, gerçekler, gözle görülemeyenlerle bir değildi. Durulmuşken süt liman, yine, yeni baştan kendini Elm Street’te hissetmeye başladı. Köprünün en yüksek tepesinin müdavimi o. Genelde yere bakan kısımda tepinir kendi kendine. Her şeyi umursarcasına kopar her şeyden. Şey’in her ya da bir ile kullanıldığında tamamen anlam değiştirdiğini düşünür. Kendine gelmesinin yoksa gidecek kimsesinin olmadığını bilir. Yine de yapar yapacağını. Sonlarında hep kendine gitse de, önce hep başka başka kapılar aralanır, yüzü başka ışıklarla aydınlanır. SON diyemeden bitirdiği hika...