Hayvanlar alemi

İstanbul çok vahşi bir yer.
Her geçen gün trafik kazasına kurban gitmiş hayvanların cesetleri, asfaltların ayrılmaz bir parçası oluyor.
Güvercinin güvercin olduğunu idrak edebilmem bir kırmızı ışık yılı sürdü mesela.
Cesetlere saygı yok, ki zaten o zavallılara yaşarken de bir 'canlı' gibi davranılmıyor. Sanki hepsi birer eşya. Bugün oturduğumuz kafenin kedisi pek bir güzel güneşleniyordu, ben de izlemeye doyamıyordum ki illa o noktadan geçmek isteyen bir yaratık ayağıyla hayvancağızı diğer tarafa itekledi. O ayağı alıp ne yapmalı?
Yakında insan olarak doğan ama hanzo olarak yaşayanlar ile asfaltta karşılaşırsam kemiklerini kırıp aynen yoluma devam etmeyi düşünüyorum.
Aaa ehliyetim ve arabam yoktu ki benim. Neyse, belki bir gün olur.

© Orhan Aytür












Balıklarla çok yüz göz oldum bu ara. Her seferinde fotoğraflara baktığımda gülesim geliyor. Sanki böyle "Ne işim var burada?" bakışı var hep yüzlerinde. Mutsuzlar, yanlış yer yanlış zaman insanları gibi. Ağızlar falan zaten bir değişik.
Bu sabah beni gördüm, aklım takılmış yine balıklara.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz

Ay çok pis!

Falı fallanmak